En geç yeşillenen ağaçlar, bulvar akasyaları.
Yapraklandıklarında koskoca bir yeşil top gibi duruyorlar gövdeleri üzerinde.
Yeni yeni filizlenen yapraklardan duydukları memnuniyet ile
serçeler henüz kapanmamış dallar içinde saklambaç oynuyor.
Göçmen
kuşlar da katılınca saksağanların, güvercinlerin, serçelerin arasına ötüşler
çoğaldı.
Hafta sonu sabahları bir konser ki…
Saat ona kadar içeri giresi
gelmiyor insanın balkondan. Tekrarı bahara olacak konserler çünkü bunlar.
Bir
de onları şakırken fotoğraflamak.
Gerçi
blok gölgeleri ve sabahın pusunda netlik tam olmasa da anlatıyor yine de o
küçücük gırtlağın büyük solosunu.
Yuvalar
açıldı.
Karınca
yuvaları adım başından da sık.
Kilit
taşlar arasını pek seviyorlar.
Kayalıklar
yabani çiçeklerle doldu.
Kuşburnu, böğürtlen çiçekleri açtı.
Kendi
başına bitmiş, kendi başına büyüyen koskoca kırdaki ağaç, yine kendi başına
yeşillendi. Kuşlara kucak açtı.
Ayva güllerinin güzelliğinden olmalı, güller hala açmadı.
Sanırım ayva gülleri geçince bitecekler kızarmış, yağlanmışcasına parlak kahverengimsi yapraklar arasından.
Kırmızı beyaz, pembe, alalı, turunculu.
Yağmur ve toprak en verimli ikili. Yağmur yağdıkça toprağın yüzü yeşil.
Otlar canlı.
Haziran sonuna kadar böyledir Ankara’da.
Temmuz, güneşin ısısını cömertçe saldığı
ay olduğundan otlar dayanamaz.
Toprağın üstü kurumuş, sararmış bitkilerle
kaplanır. Ortalık boz renge bürünür.
Ayrıca
o görkemli çiçeklerin kareleri aslında gepegenç, küçücük fidelerin çabalarının
ürünüdür.
Koku
yarışı var şu sıralar.
İğde çiçekleri, badem çiçekleri, kır çiçekleri derken
leylaklar.
Güller,
tüm çiçeklerin sırasını savmasını bekliyor açmak için.
Tomurcuğa hazırlar.
Kızarmış yaprakları bunu anlatıyor.
İçerilere
giresi gelmiyor insanın. Şu blog işleri de olmasa. :)
Tam
Orhan Veli şiirinden kaçma havalar var şu sıra.
Limonata
gibi. Sıcak da değil soğuk da.
Genç kiraz, vişne ağaçlarının meyveleri belli oldu.
Hani
o muhteşem ayva gülleri var ya, koskocaman güzellikte.
İşte o güller bu bodur,
küçücük, genç ayva ağacı fidesinin çiçekleri.
Çiçekli
dalların yukarıdan görüntüsü de farklı bir güzellik.
Ankara’nın
toprağı çok bitek.
Çiçek türleri zengin.
Kırları renklerle coşmuş olacak
eğer kır olarak kalırlarsa her bahar.
Arılar,
en sevdikleri toza bulanmakta her an.
Çiçekli
dalların güzelliği…
Ayşei Yasemin YÜKSEL (Acemi Demirci), 15.04.2018
Ne güzel anlatmışsınız baharı. Insanın okurken bile içi açılıyor."taştan doğal saksılar" Ne güzel...
YanıtlaSilYüreğinize ve emeğinize sağlık..
:)
SilÇok teşekkür ederim Şenay :)
Baharın gelişiyle insanın hayata dört elle sarılası geliyor. Yeniden doğuyormuş gibi oluyoruz doğayla birlikte.
YanıtlaSilHayat tazeleniyor, değil mi?
Sil:)
çiçekler ve kuşlaaaar yaşama sevinci işteeee. leylak da en sevdiğim ve en sevdiğim renk bir deee :)
YanıtlaSilLeylak rengi, kokusu...
SilSen çok romantik bir kızsın Derin :)
heey bi de baksan yaaa, son yazımda, bir öykü etkinliği başlattık, belki sen de katılmak istersin, öyküye devam edersin, eğer isterseeen, berlin arkadaşımızın yazısına gidip, ben de yazcam de işteğğğ :)
YanıtlaSil"Çok ihmal ettim arkadaşların bloglarını" diyeceğim de, değil. Zamansızlıktan çoğu şeyi kaçırır oldum. Bakarım. Yazarım da. Yarın ama :)
Silolsun yaaaa bir ara yine başlarsın ki bilok okumayaa sorun diil kiiii :) öykü tımıms :)
SilNasıl bir öykü, merak ettim. Yarın bakacağım :)
Silnasıl öykü hiçbirimiz bilmiyozzz, herkes kendine göre bir devam yazacak öyküyeee :)
Silİlginç olacak. Muzipliğe de açık. Yön oku değiştirilebilir mesela... Hani okuldan köye, köyden uzaya filan :)))
Silheey baksana, son yazımı güncelledim, dört bölüm oldu öykü, dört kişi yazdı yaniii, okursun bir ara, berlin arkadaşımız da yazacakların listesini yapcak, haber veririm ben de sanaaa işteee :)
YanıtlaSilTatsız tuzsuz şu günlerde güzel bir mola olacak acaba bugün öykü nereye gitti, kim ne ekledi merakı.
SilHaber vermezsen atlayabilirim :)
öykü devam ediyo, tatlı bir aşk öyküsü haline geliyooo :) o yazıma ekliyom yeni bölümleriii :)
YanıtlaSil